Anksiyete Kaygı Bozuklukları

Kaygı bozuklukları birçoğu çocukluk döneminde gelişir ve tedavi edilmediğinde devamlılık gösterme eğilimindedir. Kızlarda erkeklere göre 2 kat daha fazla görülürler.

  • Başlama yaşlarına göre kaygı bozuklukları;
  1. Ayrılık kaygısı bozukluğu
  2. Seçici Konuşmama (Selektif mutizm)
  3. Özgül fobi
  4. Toplumsal kaygı bozukluğu (Sosyal fobi)
  5. Panik Bozukluk
  6. Yaygın Kaygı Bozukluğu

AYRILIK KAYGISI BOZUKLUĞU

  • Çocuğun ebeveynleri veya birincil bakım vereni başta olmak üzere bağlandığı insanlardan ayrılma ile ilgili uyun olmayan düzeyde aşrı endişe yaşaması durumudur.
  • Çocuklarda görülme yaygınlığı % 4 civarındadır.
  • Ergenlik döneminde daha az görülür.
  • 12 yaşın altındaki çocuklarda görülen en sık kaygı bozukluğudur.

Kaygı Bozuklukları Belirtileri nelerdir?

  • Evden veya ebeveynlerinden ayrılacağı zaman aşırı gerilirler
  • Anne babasının öleceğine veya başlarına büyük bir kaza geleceğine dair aşırı endişelenir ve üzülürler.
  • Kaçırılma, kaybolma, hastalanma gibi başına gelebilecek kötü bir olay ile anne babasından ayrı kalacağına dair endişeleri olabilir.
  • Ayrılma korkusundan dolayı evden dışarı çıkmak, okula gitmek, yakın akrabalarına gidip onlarda kalmak gibi durumlara karşı isteksizlik ve kaçınma gösterirler.
  • Anne babasından ayrıldığı ile ilgili sık sık kabuslar görürler.
  • Bağlandığı kişiden ayrıldığında baş ağrısı, karın ağrısı, bulantı, kusma gibi fiziksel belirtiler gösterirler.
  • Yatma zamanı uyuyana kadar yanında birinin olmasını isterler.

 *Ayrılık kaygısı bozukluğu yaşayan çocukların ebeveynleri aşırı korumacı olabilir, onların da çocuklarından ayrılma ile ilgili endişeleri olabilir, çocuklarının davranışlarına sınır koymada güçlük de yaşayabilirler.

Tedavisi nasıldır?

  • Çocukla ve ebeveyn ile ortak çalışmalar yapmak daha etkili sonuçlar sağlar.
  • Bilişsel davranışçı terapi yöntemlerinden faydalanılarak çocuğun bağlandığı kişiden basamaklı bir şekilde yavaş yavaş ayrışması sağlanabilir.
  • Örneğin Okul reddinin eşlik ettiği durumlarında annenin öncelikle sınıfın kapısında beklemesi, sonra kafeteryada, bahçe kapısında derken çocuğunu bırakıp eve gitmesi gibi alıştırmalar yapılabilir. Çocuk ile annesinden ayrı kaldığı dönemde aklına gelen düşüncelerin gerçekleşip gerçekleşmediğini takip etmesini sağlayarak davranış deneyleri uygulanabilir.
  • Daha küçük çocuklarda oyun terapisi uygulanabilir. Bu sayede çocuk duygularını ifade etme yolu bulabilir, ayrılma ile ilgili endişelerinin dışavurumunu sağlayıp rahatlama elde edebilir.
  • Bedensel belirtilerin, uyku sorunlarının eşlik ettiği, çocuğun okul, aile ve akranlarıyla ilişki gibi birden fazla alanda işlevselliğini olumsuz etkileyecek düzeyde kaygı durumlarında kaygı bozukluğuna yönelik ilaç tedavileri de kullanılabilir.

SEÇİCİ KONUŞMAMAZLIK (SELEKTİF MUTİZM) 

  • Çocuğun en az 1 aydır süren, başka ortamlarda konuşmasına rağmen okul gibi sadece bir veya birkaç ortamda seçici olarak konuşmaması durumudur.
  • Bu çocuklar toplum içinde iken konuşmayı başlatan taraf olmazlar.
  • Kendilerine yöneltilen sorulara yanıt vermezler.
  • Evde, aile ortamında, kendine çok yakın bulduğu insanların yanında konuşurlar.
  • Büyükanne, büyükbaba, hala, dayı, amca, teyze gibi ikinci dereceden akrabalarının yanında bile konuşmayabilirler.
  • Utangaçlık, içe kapanıklık, sosyal kaygı belirtileri sık eşlik eder.
  • Bazen çok ağır seyretmeyen karşı gelme davranışları, öfke patlamaları olabilir.
  • Bu çocuklarda genellikle dil gelişimi yaşıyla uyumlu düzeydedir.
  • Genellikle 5 yaşından önce başlar.
  • Yaş ilerledikçe vakaların bazıları konuşmaya başlar, ancak sosyal fobi eşlik edenlerde tedavi edilmediğinde sosyal kaygı belirtileri devam eder.

Neler selektif mutizme neden olabilir?

  • Aşırı koruyucu, denetleyici aile ortamında yetişmek
  • Çekirdek aile dışındaki sosyal çevreye karşı sınırlılıkları olan anne babaya sahip olmak
  • Bazen genetik olabilir
  • Dilini bilmediği başka bir ülkeye yerleşmek, zeminde sosyal fobi özellikleri de varsa çocuk konuşmaktan kaçınabilir.

Tedavi

Selektif mutizmin tedavisinde ebeveynlerin ve öğretmenlerin yaklaşımı çok önemlidir.

Çocuğun konuşmaması durumu çok öne plana alınıp,  çocuk bir takım direk yöntemlerle konuşturulmaya çalışıldığında daha ters yanıtlar alınabilir. Çocuk konuşmadığı ortamların sayısını arttırabilir. Önceden fısıltı şeklinde sesler çıkarmaya başlamış iken geriye dönüşler olabilir.

Daha çok etkileşim odaklı gitmek, başlarda sözle olmayan yollarla iletişimi sürdürmek ve çocukla ilişkiyi sağlamlaştırmak daha etkili bir yöntemdir.

Oyun terapisi selektif mutizmin tedavisinde tercih edilir.

Sosyal kaygıları çok yüksek olan çocuklarda bilişsel davranışçı terapi yöntemleriyle sosyal kaygı belirtilerinin üstesinden gelmeye çalışılır.

Okula gitmekten kaçınma, akademik becerilerinde, akran ve öğretmenleriyle ilişkilerinde ciddi sorunlara neden olacak düzeyde seyreden vakalarda anksiyolitik etkili (kaygı giderici) ilaç tedavileri kullanılabilir.

Çocuk kendini hazır hissettiğinde ev ortamında çekilmiş video ve ses kayıtlarını arkadaşları ve öğretmenlerinin dinlemesi, onlarla telefonla görüşmeler veya kendini yakın hissettiği bir ya da birkaç sınıf arkadaşıyla okul dışında buluşma, ev ziyaretleri sağlanabilir.

ÖZGÜL FOBİ 

  • Çocuk veya gencin özgül bir nesneye veya duruma karşı 6 aydan daha uzun süreli olarak aşırı korku ya da endişe duymasıdır.
  • Çocuklar kaygıyı erişkinlere göre farklı davranışlarla gösterebilir. Duygu kontrolünde zorlanabilirler. Korktukları durum veya nesne ile karşılaşma halinde bağırma, tepinme, donakalma, ağlama, sıkıca ebeveynine sarılma görülebilir.
  • Korktukları nesneden veya durumdan kaçınırlar veya korku ile ona katlanmaya çalışabilirler.
  • Genellikle 10 yaşından önce başlar.
  • Çocukların % 5-7’sinde görülür.
  • Ergenliğe doğru zaman içinde korku artıp azalmalar gösterebilir.
  • Farklı tipleri vardır: Kedi, köpek, yılan gibi hayvan fobisi, yükseklik gibi durumsal fobi, fırtına, yıldırım düşmesi gibi doğal çevre tipi, kan-iğne-yaralanma fobisi
  • Kan-iğne-yaralanma tipi fobi her iki cinsiyette eşit oranda görülürken, diğerleri kızlarda daha sıktır.

Tedavisi nasıldır?

  • Özgül fobilerin tedavisinde bilişsel davranışçı terapi yöntemleri etkilidir.
  • Çocuk ya da gencin korku nesnesi ile ilgili bilişsel yeniden yapılandırılması
  • Korktuğu nesne ya da durum ile aşamalı yüzleşme ve duyarsızlaştırma teknikleri uygulanır.

SOSYAL KAYGI BOZUKLUĞU

  • Çocuklarda yaşıtlarının olduğu ortamlar da dahil olmak üzere karşılıklı konuşma, tanımadığı insanlarla karşılaşma, başkalarının önünde konuşma yapma gibi performans sergileyici bir aktivite, kalabalıkta yemek yeme gibi bir ve birden fazla ortamda belirgin kaygı, korku ve kaçınma yaşama söz konusudur.
  • Sosyal fobisi olan çocuk ve gençler kendi kendini izlemeye dikkat ve enerji ayırır.
  • Bu nedenle çevresinde olup biteni takip edemez, haberi olamaz.
  • ‘Ben diğer insanlar tarafından nasıl görünürüm?’
  • ‘Ben nasıl insanım?’
  • ‘Akıcı konuşmalıyım’
  • ‘Sesim titrememeli’
  • ‘Kızarmamalıyım’
  • ‘Sürekli herkes beni izliyor gibi’ gibi düşüncelerle uğraşısı vardır.
  • Terleme korkusu olan bir genç el sıkmaktan kaçınabilir.
  • Kızarma korkusu olan bir çocuk veya genç toplum önünde bir eylemi gerçekleştirmekten korkabilir.
  • 8-15 yaşları arasında görülebilir. Daha çok 13 yaş gibi ergenliğin başlangıç dönemlerinde kendini gösterir.

Sosyal kaygı bozukluğu gelişimine neler neden olabilir?

    • Yaradılış olarak da adlandırabileceğimiz kişide utangaçlık, çekingenlik, olumsuz olarak değerlendirilmekten korkma gibi mizaç özellikleri
    • Çocuklukta kendisine kötü davranılmış olma, yaşanan olumsuzluklar
    • Davranışsal çekingenlik kalıtımsal olarak geçebilir. Birinci derece akrabalarda sosyal fobisi olan insanlar olabilir.

Sosyal fobiye neler eşlik edebilir?

    • Erkeklerde; yanlarında başkaları varken genel tuvaletleri kullanmaktan kaçınma, karşı cins ile konuşmaya, buluşmaya çekinme, öfke problemleri, karşı gelme davranışları, alkol veya madde kullanımı görülebilir.
    • Kızlarda; depresyon belirtileri ve diğer kaygı sorunları daha sık eşlik edebilir.
    • Sosyal fobi ağır seyrettiğinde ve tedavi edilmediğinde kişinin ilerde iş üretkenliği, parasal durumunu olumsuz etkileyebilir, yaşam kalitesi düşebilir, özellikle erkeklerde evlenememe veya çocuk sahibi olmadan boşanma gibi durumlara neden olabilir.

Tedavisi nasıldır?

  • Sosyal fobinin tedavisinde bilişsel davranışçı terapi yöntemleri, grup terapisi etkili yöntemlerdir.
  • Tedaviye bireysel çalışmalar ile başlanıp daha sonra birbirine benzer seviyede problemi yaşayan, benzer yaştaki (örneğin 16-20 yaş arası) 4-6 kişilik genç grubu ile yaklaşık 1,5 saat süren seanslarla çalışmalar yapılır.
  • Grup çalışmalarında herkesin kendini tanıtımı, sorununun ne olduğunu paylaşımı, duygularının ifadesi ile başlanır. Daha sonra grup içinde konuşma yapma gibi performans sergileme çalışmaları ile kişinin kaygısı ile yüzleşmesi ve kendini değerlendirmesi sağlanır.

PANİK BOZUKLUK

Tekrarlayıcı, beklenmedik panik ataklar geçirme, tekrar panik atak geçirir miyim veya atak yüzünden kalp krizi geçirir miyim, aklımı kaybedeceğim gibi olumsuz yoğun kaygı uyandıran düşünceler, atak geçirme kaygısıyla spor yapmaktan kaçınma, kalabalık, tanıdık olmayan yerlere gidememe gibi belirtilerle seyreden bir rahatsızlıktır.

Panik ataklar sırasında hangi belirtiler görülebilir?

  • Çarpıntı
  • Terleme
  • Titreme
  • Nefes darlığı, boğuluyor gibi olma
  • Nefesin tıkandığı hissi
  • Göğüs ağrısı, göğsünde sıkışma hissi
  • Karın ağrısı, bulantı
  • Baş dönmesi, sersemlik, ayakta duramama,bayılacak gibi hissetme
  • Üşüme, ürperme veya ateş basması
  • Uyuşma, karıncalanmalar
  • Kontrolünü kaybetme, çıldırma korkusu
  • Ölüm korkusu
  • Bazı atakların başlayacağını kişi hisseder, bazıları ise beklenmedik şekilde gelir. Örneğin panik halinde uykudan uyanma gibi
  • Bazı bedensel belirtilere neden olup bu belirtilerin de panik atak yaşamalarını tetikleyeceğini düşündükleri durumlardan uzak dururlar. Örneğin; yiyecek alımını kısıtlama, özel bazı yiyeceklerden, ilaçlardan uzak durma
  • Görülme sıklığı ortalama % 2-3’tür.
  • Kızlarda 2 kat daha fazla görülür.
  • Genellikle 14 yaş ve üzerindeki gençlerde görülür.
  • Ergenler panik ataklarından bahsetmek istemeyebilirler. Yoğun korku ve sıkıntı dönemleri yaşarlar.

Panik bozukluk için risk oluşturan durumlar nelerdir?

  • Kaygı duyarlılığı yüksek olmak.
  • Çocukluk döneminde ağır şiddette ayrılık kaygısı yaşamak
  • Çocukluk döneminde istismar gibi kötü muameleye maruz kalmak
  • Panik ataklardan önceki aylarda kişiler arası ilişki problemleri, hastalık, bir yakının kaybı gibi üstesinden gelmekte zorluk yaşadıkları bir olaya maruz kalma
  • Genetik nedenler: Aile üyelerinde kaygı bozukluğu, depresyon, bipolar bozukluk öyküsünün olması

Tedavisi nasıldır?

  • Panik bozukluğun tedavisinde bilişsel davranışçı terapi (BDT) kullanılmaktadır.
  • Psikoeğitim ile gençlere nefes darlığı, çarpıntı, titreme, baygınlık hissi gibi panik atağın bedensel belirtilerinin oluşum mekanizması anlatılır. Gençlerin tehlikeyi büyük görme, başa çıkma gücünü küçük görme, olumsuz inanışları, bilişsel çarpıtmalarını farketmeleri sağlanmaya çalışılır. Bilişsel Yeniden Yapılandırma teknikleri kullanılır.
  • Kontrol edilmesi güç, hayatını olumsuz düzeyde etkileyecek sıklıkta panik atak geçirenlerde bilişsel davranışçı terapi yanı sıra seçici serotonin geri alım inhibitörü grubundaki ilaç tedavileri de kullanılır.

YAYGIN KAYGI BOZUKLUĞU

  • Yaygın kaygı bozukluğu daha çok erişkinlik döneminde görülen bir kaygı bozuklukları tipidir.
  • Yaygın kaygı bozukluğu olan çocukların özellikleri nelerdir?
      • Çocuk ve ergenlerde okul başarıları, uğraştıkları spor dalı ile ilgili performanslarına yönelik yeterlilik kaygıları şeklinde görülür.
      • Ayrıca çocukların deprem veya nükleer savaş gibi felaketlerle gibi korkuları olabilir.
      • Hep en iyisini yapmaya çalışan, son derece uyumlu çocuklardır.
      • Özgüven problemleri vardır.
      • Yaptığı işin ‘en iyisi’ olmadığını düşündüğünde tatmin olmama, yeniden o görevi ‘daha iyi’ yapmaya çalışma görülebilir.
      • Onaylanma ve rahatlatılma ihtiyaçları yüksektir.
      • Kendilerine güven verilmesi için aşırı çaba harcarlar.
      • Yaygın kaygı bozuklukları olan çocuklar aşağıdaki belirtilerden de en az birini gösterirler:
        • Huzursuzluk, gerginlik, sürekli diken üstünde olma
        • Çabuk yorulma
        • Zihni boşalmış gibi hissetme, odaklanmakta güçlük çekme
        • Kolay kızma
        • Kas gerginliği
        • Uykuya dalma güçlüğü, dinlendirici olmayan bir uyku

    Tedavisi nasıldır?

  • Çocuk ve ergenlerde bilişsel davranışçı terapi oldukça etkilidir.
  • Bu yöntemle işlevsel olmayan düşünce ve inançların gözden geçirilmesi ve bilişsel yeniden yapılandırma ile kaygıya neden olan bilişsel yapının değiştirilmesi hedeflenir.
  • Sevdiği birinin ölmesi, deprem olması gibi çocuğun korktuğu bir duruma hayalinde canlandırarak kaygı ile yüzleşme çalışmaları yapılır.
  • Küçük yaş çocuklarda ebeveyn danışmanlığı şeklinde ebeveynlerle çalışma etkilidir.
  • Seçici Serotonin Gerialım İnhibitörleri grubu ilaç tedavileri yaygın kaygı bozuklukları etkili tedavi yöntemidir. BDT ile kombine şekilde kullanılabilir.